- Küçük kızınızın ünlü bir şarkıcı olması ne hissettiriyor?
Şebnem: Çok algılayabilecek durumda değilim. Çünkü hep o gelişimin içindeydim. Kızlar için açılan kapıların fazlalaşması, onların hayallerine daha çabuk ulaşabilmeleri bizim için bir gösterge. Bayağı bir uğraşmışız. Çok küçücük yaşta istedikleri bir şeydi bu. Hatta çok büyük bir hayaldi. Gerçekleşmesi mümkün olmayacak bir şey gibi görünüyordu. Hayallerini gerçekleştirmiş olmaları beni çok mutlu ediyor.
- Sen çocukluğunu düşündüğünde ilk olarak aklına ne geliyor?
Cemre: Ben biraz yaramaz bir çocuktum. Ne yapacağım belli olmazdı. Aklımda hiç Hepsi kızı olmak yoktu! Zaten gruba en son ben katıldım. Kızlar daha çok annemle çalışıyorlardı ve onlar istekliydi bu konuda. 13 senelik arkadaşız. Bizde kalırdık. Bütün arkadaşlarımız hafta sonları sinemaya, tiyatroya giderlerdi. Biz evde şan çalışırdık.
- Peki Hepsi kızı olmayı neden istemedin?
Cemre: İstemedim değil. Sadece bizim başımızda annem vardı. İnsanların eve gelip bu konular üzerinde çalışması alışılmış bir şeydi. O yüzden beni çok cezbetmemişti. Önemli olan tek şey; kızlarla bir şey yapacak olmamızdı.
" Şarkı söyleyeyim." gibi bir hayakim olmadı hiçbir zaman.
- Şimdi bunca insanın sevgisi ne hissettiriyor peki?
Cemre: O bambaşka bir şeymiş. Onu sahneye çıkınca anlıyorsun. Gerçekten birinin, o kişiyi tam anlamıyla tanımadan ona sevgi beslemesi çok lüks bir şey. Bu lükse sahip olduğumuz için de çok şanslıyız. Bunuda bizim tamemen doğal olmamıza bağlıyorum.
- Annen grubun menajeri. Annenle aynı zamanda iş arkadaşı olmak nasıl bir şey?
Cemre: Felaket bir şey ! Annenizin okulda öğretmeniniz olduğunu düşünün. Arkadaşınız kopya çeker; " Sen niye kopya çektin" der. Siz kopya çekersiniz, direkt müdüre gönderir. Böyle bir şey aynen. Kızlara bir kızılıyorsa, bana beş kızılıyor her zaman. Torpilin ' T 'si bile yok! Her zaman için en çok tuttuğu adamlar diğer kızlardır. "Yasemin senden çok memnunum" " Eren zaten senin hiç sorunun yok" "Cemre senin bu kadar tembel olduğunu bilseydim hayatta seninle çalışmazdım!" Bunlar dışında karşılıklı şımarık bir ilişkimiz var. Tamı tamına iki zıt karakteriz ve normalde kameraya çekilecek kadar komiğiz!
-İş konusunda hiç anlaşamadığınız nokta ne?
Cemre: Ben çok tembel bir yapıya sahibim ve çok özgürlükçüyüm. Annem çok zor bir iş yapıyor. Ufaj yaştan beri 4 tane genç kız var elinde. Bir şekilde hepimizle başa çıkmaya çalışıyor. En çok da benimle uğraşmak zorunda kalıyor!
- Ortak noktanız ne peki?
Cemre: Bir şeyi sevdiğimiz zaman fazlasıyla sahip çıkma özelliği var bizde.
- Nasıl bir anneye sahipsin?
Cemre: Kızgın hali çok fenadır. Kızdığı zaman olduğu yerde top gibi zıplamaya başlar! Belli başlı kuralları vardır. Onların bir adım ötesine geçemezsiniz. Ama genel anlamda rahat bırakır. Sıkboğaz edilmedim hiç. Arkadaş gibi bir anne benim annem. Hatta daha çok ben onun annesi gibiyim evde! Aslında benim Anneler Günü'mü kutlamalısınız!
Şebnem: Ara sıra; "Anne biraz büyür müsün? Sen benim annem olur musun?" der. İş dışındaki zamanlarımızda karşılıklı şımarıyoruz birbirimize çünkü.
- Fotoğraf çekiminde annenin kucağında oturuyorsun. Küçük bir kız olma özlemi mi duyuyorsun
yoksa?
Şebnem: Bu tamamen benim koyduğum bir kural. Cemre'nin bir de kız kardeşi var: Dila. Onlara büyürlerken şunu söyledim; "Yüz yaşına da gelseniz ya da nikah masanızda oturuyor da olsanız kucağıma gelmenizi istediğimde kucağıma geleceksiniz!"
- İleride annen gibi bir anne olur musun?
Şebnem: Kesinlikle benden daha kuralcı olur!
Cemre: Ben de çok fazla kuralcı bir anne olurum diye tahmin ediyorum. Çok fazla planım var çocuğumla ilgili. Baskıcı bir anne olacağım kesin! Kardeşimin canına okuyorum mesela! Annemin izin verdiği şeye benden izin alamıyor. Ama o da bunu okuyunca şımarmasın! Çocuğumun iyi bir insan olmasını isterim ve konu ne olursa olsun verecek bir cevabı olsun! O yüzden de nasıl bir anne olurum Allah bilir!
ALINTI